Mezzokate

Mezzokate

Blogroll

Her Hakkım Saklıdır® Bu blogdaki tüm haklar Melis Tezcan'a (öncekadınsonraanne) aittir, kendisinden izin almadan!!! ve kaynak göstermeden gerek metinsel gerekse görsel dökümanların kopyalanması, kullanılması ve yayınlanması yasaktır. Aksi halde yasal yola başvurulacaktır.

29 Şubat 2016 Pazartesi

Yeni yarınlara doğru beyaz bir sayfa

Düşündüm taşındım bu birkaç gün bana çok faydalı oldu. Her yaşadığımızda bir cevher gizli ne de olsa...
Gözardı ettiğim bazı şeyler vardı ki bir anda daha netleşti bu aralar...
Hayatımda yeni bir sayfa açmaya karar verdim.

  

İnsan istemeden de olsa hataya düşüyor. Kaç yaşına da gelse akıllanamayabiliyor, yaşadıklarından ders alamıyor.

İster dostunuz ister aileniz olsun kimseye yüklenmemek lazım. 
“İnsan eti ağırdır” diye bir laf vardır. Nereye kadar? Sonuçta derdimizi yüklediğimiz kişiler de insan ve ruhsal ve fiziksel tahammül güçleri bir yere kadar. Senin derdin var mı yok mu sormadan, eşine dostuna yüklenmek ne kadar doğru? Yoksa, karşı tarafın iyi niyetini bencilce suistimal etmiş oluyoruz, "hep bana, hep bana" oluyor. 
Ruhumuzu besleyen dostlara bu kadar yaslanmak ne kadar doğru?

İyi günde kötü günde lafı çok da doğru değil aslında. İnsan yalnız doğar, yalnız ölür. Kefene kimseyi koyup götüremeyiz. Ben bu dünyada kendi ayaklarım üzerinde durmalıyım. Günahımla, sevabımla kendi başıma durmalı ve hesabını Allah'a yalnız vermeliyim. Bu sebeple daha güçlü olmaya, başkalarına dertlerimi değil mutluluklarımı anlatmaya karar verdim. Her kim olursa olsun üzmeye, kırmaya, incitmeye hakkım yok. Ben kendim ve çocuğum için varım bu dünyada. Yaşıyorsam, sorumluluklarım var ve bunları kendim sırtlanmalıyım, hatalarım için kendim hesap vermeliyim.
Başka yerlerde kabahat, sebep vs aramaya gerek yok, ne yaşıyorsam kendim hak ettiğim için yaşıyorum. Bazen kaderi kabullenmek, yutmak, sindirmek lazım. Tabi ki güzelleştirmek için çabalamak lazım, o ayrı. 
Güzel bir laf vardır “Mutluluk bir parfüm gibidir. Kendine bulaştırmadan başkalarına veremezsin.” Bunun gibi üzüntüler de sıçrıyor, bulaşıyor, buna hakkım yok. Herkesin kendi dertleri varken bir katman da ben ekleyemem. Bundan böyle her zaman bardağın dolu tarafına bakıp, mutlu olmaya gayret edecek ve sadece mutluluk sıçratacağım inşallah.

Sanırım ben bir kirpiyim.

Çocukken en sevdiğim kitap. Burnunu mazgala sıkıştırınca burnu kanayan kirpiye (o zamanki deyisimle Piğpiye) üzülürmüşüm



Sevimli bir kirpi gibi olmaya gerek yok; için istediği kadar zararsız sevilesi olsa da insanlar sana elini uzatmaya korkmamalı.

İnsanım, hataya düşebiliyorum. Öfkemize üzüntümüze hakim olamayıp, yeter artık deyip patladığımız, öfkemizi kustuğumuz anlar oluyor. Sanırım güçlü kadınların kaderi bu. Fazla doldurunca şişe patlıyor arada, hele de regl öncesi.
Şişemin dibini delmeye karar verdim; başka meşguliyetlerle vs. kendi dertlerimi kendi içimde süzüp yok edeceğim. Böylece dostlarımla daha huzurlu mutlu sağlıklı bir ömür geçireceğim inşallah.
Vira bismillah...