Mezzokate

Mezzokate

Blogroll

Her Hakkım Saklıdır® Bu blogdaki tüm haklar Melis Tezcan'a (öncekadınsonraanne) aittir, kendisinden izin almadan!!! ve kaynak göstermeden gerek metinsel gerekse görsel dökümanların kopyalanması, kullanılması ve yayınlanması yasaktır. Aksi halde yasal yola başvurulacaktır.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Öksürük için yöntemler

Öksüren birini duymak, hele de çocuğunuzun köhür köhür öksürmesini dinlemek insanın içini parçalayan bir sestir.

(kardeşim 3 kez zatürre olduğu için yöntem bol)

Bizim yöntemlerimiz şunlar:
BİRİNCİSİ
Favorimiz elma çayı:

Bir elmayı bütün olarak (soymadan, çekirdeği ve sapıyla) dörde bölün kaynatın. Soğuyunca süzüp suyunu için/içirin. Ben kalan kaynamış elmaları da elma püresi olarak yedirdim.
7 aylık bebekte bile hemen işe yaradı ve zararsız.

Hatta isterseniz içine bal vs koyabilirsiniz. (bebekler ve polen alerjisi olanlar hariç)


içine bal, pekmez ve saf salep de kattım
elmaların çekirdeklerini ve saplarını attım içlerini kabuklarından sıyırdım ezdim içine bal pekmez ve bir fiske zencefil koydum
bazen de muhallebiye katıyorum

Elma çayını geliştirip Bomba çayı yaptık bu yazımda bulabilirsiniz 
http://oncekadinsonraanne.blogspot.com/2012/11/bagsklk-sistemi-icin-onerebilecegim.html


İKİNCİSİ:
Bal ile zencefili bir kaşığa koyup yemek. Bu çocuktan çok büyükler için çünkü toz zencefil çocuklar için yemesi zor boğazına yapışabilir. Ama yiyorsa ne ala.

ÜÇÜNCÜSÜ:Bal ile karabiberi karıştırıp çocuğun sırtına sürün ve üstünü bir bezle örtün, uyusun. Sabaha vücut emiyor balı yapış yapış olmuyor, sadece biber tozları kalıyor. Hem de yedirmekle uğraşılacak bir şey değil.

Benzerini tentürdiyotla yapanlar da varmış ama ne kadar masum bilemem...

DÖRDÜNCÜSÜ:

Carven şurup:
Ayrıca:
  • Carven ve cold-mix adlı ürünlerin sadece burun açmak ve öksürük için olmadığını, bağışıklık sistemine dokunmadan antibakteriyel ve antivirutik etkisi de olduğunu anlatmıştı firma sahibi Meryem Özselanik
    • -Antibakteriyal ve anti-viral etki göstererek bronşit, boğmaca ve üst solunum yolu enfeksiyonların da,
    • - Kuru ve balgamlı öksürükte,
    • - Reflüye bağlı ses kısıklığı ve boğaz tahrişlerinde,
    Aradığınız güçlü desteği sağlar…
    İçeriğindeki Farmakope kalitesinde standardize Kekik ekstresi (Thymus vulgaris L) ve Meyan kökü ekstresi (Glycyrrhiza glabra) sayesinde;
    4 Mevsim Öksürükte Aradığınız Çözüm
  • ’4 Mevsim Öksürükte Aradığınız  Çözüm’ 
BEŞİNCİSİ:
Kara turp alıp içini oyuyoruz; içine bal dolduruyoruz. Bir süre sonra bal su gibi akışkan hale geliyor. Önceleri kaşıkla içiyorduk ama şimdi hindistan cevizi gibi pipetle içiyoruz oğlum bu şekilde çok sevdi
Bir süre sonra turp büzüşmeye başlıyor
Aynısını soğanla yapanlar da varmış


ALTINCISI:
Blogger arkadaşım Devletşah'ın yazısıını mutlaka okuyun. Hele de polen alerjisi olan çocuğunuz varsa bal ile ilgili uyarı kısmını mutlaka okumalısınız.

YEDİNCİSİ:
ESKİDEN!!!!! Vicks sürerdik.

DOKTORUNUZA DANIŞMADAN UYGULAMA YAPMAYIN...

UYARAYIM!!!! BU YAZIMI 2016 YILINDA GÜNCELLEDİM VE VİCKS HERKESE OLMUYOR!!! ALT KISMA BAKIP OKUMADAN UYGULAMAYIN...

ESKİDEN DEMİŞTİM Kİ...
Geçenlerde  okuduğum bir haberi bugün annem bana yollayınca sizinle de hem o yöntemi hem de ailemizin yöntemlerini paylaşayım dedim:

"Ayak tabanlarımızın yağı emen özel bir yapısı vardır.
Bu nedenle eğer tabanınıza örneğin sarmısak sürerseniz
yaklaşık 20 dakika sonra tadını ağzınızda alırsınız.
Bunu bulan bilim adamları nedenini bilmiyor henüz ama
bu etki bize bir tedavi olarak geri dönüyor.
Özellikle çocuklarda (ve tabi büyüklerde) gece uyutmayan şiddetli öksürük durumunda
ayak tabanınıza güzelce Vicks merhem sürün ve kalın bir çorap giyin.
Beş dakika içinde öksürüğün kendiliğinden geçtiğini göreceksiniz.
Her zaman %100 çalışır ve çocuklara ağır öksürük ilaçları vermekten daha etkilidir.”

Bizim ailede Vicks zaten kullanılır çünkü babam küçükken sırtımıza sürerdi.
Ben de geçen sene oğlanın sırtına ve göğsüne sürmüştüm. Ama daha sonra dahiliyeci akrabamıza danıştığımda tek tarafa sürmemin daha doğru olacağını söyledi; ben de ya sırtına ya da göğsüne sürer oldum. Eğer göğsüne sürersem burnuna da koku daha çok yayılıyor nefesini açar gibi düşündüm.

Bundan böyle ayak tabanına süreceğim çünkü:
Bugün Facebookta paylaşır paylaşmaz arkadaşım yeni denediğini ve çok iyi sonuç aldığını söyledi. Google'da bu yöntemden memnun kalan pek çok insan ile ilgili girdi var. DEMİŞTİM 

AMA VİCKS İÇİNDE KAFUR OLDUĞU İÇİN HERKESE UYGUN DEĞİL ZARAR VERME İHTİMALİ VAR. ÖZELLİKLE ALERJİK ASTIMI VE ASTIMI OLANLARDA ÖKSÜRÜK KRİZLERİNİ TETİKLİYORMUŞ.

ZATEN BEBEKLERE ASLA!!! UYGUN BİR ÜRÜN DEĞİL


Not: Zararlı yöntemler değil; ama yine de doktorunuza danışın, ne de olsa konu sağlık.

Bizden bu kadar; başka yöntem bilen varsa beri gelsin.

Sabiha Paktuna Keskin: harika bir uzman mı, yoksa uzak durulması gereken biri mi?

Merhaba,
Pek çok annenin; hatta arkadaşımın hayran olduğu Sabiha Paktuna Keskin hakkında hiç de iyi izlenimim yok.
O yüzden onları daha çok araştırmadan kitap alıp, programları yapmamaları konusunda uyarıyorum.

Sabiha Paktuna Keskin hakkında ne biliyorsunuz?
Medyatik yüzü dışında hakkında açılan davadan ve bazı tüylerimi ürperten söylemlerinden kaçınız haberdar?
Benim şahsen bir tecrübem olmadı kendisi ile ama ilk erkeklerin aldatmasını olası; hatta faydalı gibi gösteren söylemleri ile tanıdım kendisini. O an benim için tüm güvenilirliğini  yitirdi.

Eşlerin aldatmasını doğalmış gibi savunuyor: Kendi sitesindeki makalede diyor ki:
Kocası çok sayıda hanımla birlikte olan kadın ne yapsın?

a. Kendisi de başka erkeklerle birlikte olsun
b. Kocasının evine dönüşünü beklesin
c. Boşansın
d. Canı ne isterse onu yapsın

Doğru yanıt (d) şıkkıdır. Kimse kimseye ne yapacağını dikte etmeye kalkmamalıdır. Birey kendi empati yeteneği doğrultusunda hareket edecektir. Empatisi yüksek kadın erkeğin çok eşli olduğunun farkındadır. Kocasının parkta tahteravalli, salıncak, kaydıraklara binip biraz eğlenmesine fırsat tanır. "

Yuh artıkkkkkkk
Bir kadın olarak bunu kabul etmem imkansız.

Daha sonra da çocuklar hakkındaki görüşleri ile iyice medyatik hale geldi.

Tarafsız olarak şu araştırmayı yapın.
Google'da dava ve adını bir arada yazınca neler çıkıyor bir bakın:
(https://www.google.com.tr/webhp?sourceid=chrome-instant&ie=UTF-8&ion=1#hl=tr&gs_nf=1&tok=CJZPjNlVRj5rC-2JcMuvzA&cp=3&gs_id=i&xhr=t&q=sabiha+paktuna+keskin+dava+2012&pf=p&safe=off&sclient=psy-ab&oq=sab&gs_l=&pbx=1&bav=on.2,or.r_gc.r_pw.r_cp.r_qf.&fp=310198f0d4d10985&ion=1&biw=1517&bih=714)

Özetle:
Ünlü çocuk nörolojisi uzmanı Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin’e, TTB (Türk Tabipleri Birliği) Yüksek Onur Kurulu tarafından 1 ay meslekten men (alıkoyma) cezası verildi.

Kurul, Prof. Dr. Keskin’e bu cezayı, çocuk nörolojisi uzmanı olduğu halde, çoğul kişilik bozukluğu hastası olan Nermin Akyıldız’ı (55) tedavi ve takip ederek uzmanlık dışı tıbbi faaliyette bulunduğu gerekçesiyle uygun gördü. Hürriyet'in haberine göre, Yüksek Onur Kurulu’ndan Prof. Dr. Keskin’e bir de uyarı cezası çıktı. Prof. Dr. Keskin, hekim kimliğiyle hastadan (Nermin Akyıldız) öğrendiği öykü-bilgileri hastanın kimliği belli olacak biçimde kaleme alınan bir yazıda kullandığı için ceza aldı. Nermin Akyıldız’ın Prof. Dr. Keskin’e karşı açtığı 3 dava da mahkemelerde sürüyor.
http://www.hukab.org/ozel-hukuk/bir-hasta-iki-kitap-uc-dava.html

buraya da göz atın derim:
Anneler kendi yaşadıkları deneyimleri de paylaşmış.
http://www.nurturia.com.tr/groups/thread/c4a1af7f-87bf-45b8-8c46-9ec20150db5c/1/nerede-kaldi-guven-prof-dr-sabiha-paktuna-keskin-

Bir hastasının hayatını 8 sene boyunca kaydedip kitap yaptığı için hapis ile yargılanıyormuş.
Bence bu tür bir suç için 1 ay uzaklaştırma almak o kadar az ki...

Hatta kendisi psikolog veya psikiyatr olmamasına rağmen bu konularda ahkam kesiyor. Kanımca nörolog çocuk eğitiminde uzman değildir. Tıbbi/fiziksel boyutuna bakabilir gelişimin o kadar. Evet psikolojinin keşfinden önce nörologlar bu konuda çalışıyormuş; ancak artık bu konuda uzmanlaşmış meslek dalları varken, psikolojiye el atmak etik değil bence.

Duyduğum kadarı ile zaten nörologlar bile çoğu zaman kongrelere gelmediğini söylüyor.
Bence meslekten men edilmesi gereken bu kişiye medya prim yaptırıyor. Seansları aylar sonrasına fahiş fiyatlarla satılıyormuş, iş tamamen ticari hale dönmüş gibi.

Ben çocuğumu asla yanına bile yanaştırmam. Zaten yanaşanların da hali ortada. Hakkında kitap yazılan mı istersin, ilaçla uyuşturulan çocuklar mı... Bunlar benim okuduklarıma göre edindiğim yargılar. Olumlu/olumsuz daha detaylı bilgisi olan varsa lütfen beni de bilgilendirsin.

Tüyap fuarında Boyut Yayınları standında kazara kitabını elime almışım. Adını görünce elektrik çarpmış veya zehirli gibi tezgaha atıverdim kitabı refleks olarak. Karşımdaki kız şaşırdı kaldı. Sonra açıkladım. Bu zarar verme hissi o kadar içime işlemiş ki refleks olmuş resmen.

Blogcu Anne'nin yazısındaki (http://blogcuanne.com/2011/07/28/anne-mi-baskin-olmali-baba-mi/şu paragrafı tekrar okuyunca sinirlerim bir kez daha zıpladı, bu nasıl mantıktır, anlayabilene aşk olsun:
"Kanal D’deki doktorum programına Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin çıkmıştı. Tam da bu konuyu (evdeki otorite dengesi, anne-babanın rolü, vesaire) anlatıyordu. Doğan’la birlikte denk gelince seyrettik. Orada tam da Doğan’ın dediği gibi annenin daha yumuşak olması gerektiğini söylüyordu. Ancak biraz fazla ileri giderek, annenin baba karşısında neredeyse ezik bir duruma düşmesi gerektiğini anlatıyordu Dr. Keskin. Örneğin, anne, babanın bu otoriter pozisyonunu pekiştirmek adına gün içinde babaya -çocuğun da göreceği şekilde- telefon açıp “Domatesleri nasıl doğramamı istersin kocacığım, küp küp mü, yuvarlak mı?” şeklinde akıl danışıyor gibi yapmalıymış. Böylece çocuk da “Haaa, bak, bizim evde babam ne derse o oluyor, demek asayiş berkemal” diye düşünecek, bütün dengeler oturacakmış."

Televizyonda vs gördükçe uyarıyorum yetkilileri, ona değer veren arkadaşlarımı...

Lütfen biz de prim yapmasına alet olmayalım.
Çevrenizdeki anneleri de araştırma yapması konusunda uyarın, paylaşın...

Bu da son durumla ilgili haber: 
http://www.sabah.com.tr/Yasam/2014/08/01/terapi-sirlarini-yazan-profesore-ikinci-dava

24 Eylül 2012 Pazartesi

Alınması gereken TEK beşik Yonca Bambam beşik

Oğlum doğmadan önce  bebek yatak takımı almamaya, yerine sadece bez park yatak almaya karar vermiştik; çünkü kendi zevkimize göre değil, büyüyünce onun zevkine göre bir takım almak istiyorduk.
Ama daha sonra sadece yatak alalım diye gittiğimiz MASKO'da gaza geldik ve tam bir takım ısmarlayacakken Avcılar Taffy Baby'de (http://www.taffybaby.com.tr) ucuz ve gönlümüzce bir takım bulunca alıverdik. Hala da o takımı kullanıyoruz.
Park yatak da kullandık hem de iki tane ama farklı amaçla (o da başka yazının konusu)...

Oğlum kendi yatak odası olmasına rağmen ilk 6 ay bizim odada yattı. Doğumdan önce yine Taffy Baby'de görüp beğendiğimiz ama Ayhan Çocuk'tan aldığımız "Yonca Bambam" beşik aldık ve çooooookkkkkk memnun kaldık.


(http://yoncapuset.com/index.php?target=products&product_id=29778)
Bizimkisi sarısı idi. 2009 model

Çizik CDler için çözümlerim

Evde TV hep seyrettiğim için ancak arabada müzik dinliyorum.

Radyo dinlemekten de CDleri dinleyecek vakit olmuyor ve torpidoya üstüste koyduğum güzelim opera ve müzikal CDlerim çizilmiş (virajlarda birbirlerine sürtüp çizilmişler) ve atlıyordu, 

en sevdiğim şarkıları dinlemek azap olmuştu.

İnternetten kurtarma yöntemleri buldum birini denedim ve bir CD çalmaya başladı:)) sıra diğerlerinde... 


Diş macunu sürüp yıkamak (delikleri dolduruyor diye colgate pro relief sensitive sürdüm). 

Bu macun dişlerimdeki hassasiyet için işe yaramıştı. Şimdi de CDlerimde işe yaradı.




Devrim niteliğindeki Pro-Argin™ teknolojisi dişin merkezine giden dentin tübüllerini kapatarak diş hassasiyetini kökten rahatlatır.
transparent space gif
  • Anında rahatlama* (doğrudan uygulama ile)
  • Uzun süreli rahatlama (günde 2 kere düzenli fırçalama ile)
*Bir dakika süreyle hassas olan her bir dişe parmakla doğrudan uygulandığında.




Dişmacunu ve yumuşak bir bezle çiziklerin üzerini (CD/DVD’nin ortasından başlayarak dışa doğru) cilalayın ve daha sonra CD’yi ılık suyla yıkayıp durulayın. 


Diğer yöntemler ise: torbaya koyup 2 saat buzlukta bekletmek, nivea krem sürmek, sıvı sabunla yıkamak


diğer yöntemleri de mi denesem bilemedim.


Başka bir CD'de macun işe yaramadı:( bu sefer de buzdolabına koydum; ama nafile:(

Sonra internetten çizik giderici aparat aldım ama o hiççç işe yaramadı, iade ediyorum. (http://www.yakaladinyakaladin.com/cd-cizik-giderici.html)
Bence çizikler çok derin değilse macun en işlevsel yöntem. Siz yine de CDlerinizi bir çubuğa takın veya kutuya koyun.

Not: Dün www.tchibo.com.tr
'dan kendime CD kutusu aldım. Artık torpidoya gelişigüzel atmak yok:

https://www.tchibo.com.tr/CD-veya-DVD-Kutusu-p400021061.html

Not: Eşim benimle dalga geçiyor. Çizilmiş yerlerdeki datayı yerine getirecek bir yöntem olamaz diye. Biliyorum ama nafile bile olsa sevgili CDlerimi kurtaracak mucizevi bir yöntem peşindeyim. Bilen varsa beri gelsin...

8 Eylül 2012 Cumartesi

Çocuklarımızı uyarırken iyimser (pozitif) düşünmek ve konuşmak

Annem hep der ki olumlu cümle kur.
Örneğin "oğlum koşma düşersin" yerine "DÜŞMEYESİN" demek önemli. Olasılık arttırmanın lüzumu yok.
Büyükler der ya "söz can bulur" diye, şimdi moda haliyle olumlama veya kuantum vs. oldu adı bunların.
Secret neden çok satıyor, fengshui vs hep aynı mantıktan...

Ben de oğluma bir şey derken dikkat ediyorum ve arkadaşlarımı da bu konuda uyarmaya çalışıyorum.
Tek tek bilgilendirmek yerine buradan yazayım da diğer anneler de dikkat etsin dedim.

Geçen aylarda bir söz okumuştum. Bir akademisyenin yazısının içinde geçiyordu.
Bugün ararken baktım başka blogger anneler de paylaşmış bu sözü ve meğer Victor Hugo'ya aitmiş.


"Bir çocuğa “yalan söyleme” demeyin.
“Doğruyu söyle” deyin.
Birincide suçlamış,
İkinci de ise yol göstermiş olursunuz…!

Victor Hugo"

Söyleyiş tarzı çok şey öğretir hem bize, hem de çocuklarımıza...


7 Eylül 2012 Cuma

Tuvalet eğitimi: Sokaktaki son durum


Gelelim sokaktaki tuvalet maceralarımıza:
Bu kısım inanın daha zor ve sinir bozucu. Sinir bozan kısım çocuktan çok, çocuklara uygun olmayan tuvaletlerden kaynaklanıyor.

Önceleri arabaya binerken veya sokağa çıkarken bez bağlıyorduk. Güvenemiyordum yapmayacağına. Hele de TEM korkulu rüyamda. Benim gibi bu durumdan korkan Slingomom’ın bir yazısındaki eldiven fikri çok aklıma yatmıştı hatta.

Bir gün kısa mesafe gittiğimiz bir yere bezsiz gittik; başarılı olunca mesafeyi uzattık. AVMdeki ilk denememiz de başarılı olunca tamam oldu bu iş dedik. Yine de nadiren de olsa kazalar olabiliyor. O yüzden el çantamda 3 set şort ve külot taşıyorum. 2 bile yetmeyebiliyor. Bir de ıslak kıyafet konacak torba tabi.  Ellerini ve tuvaleti temizlemek için antibakteriyel ıslak mendil ve jel çantamın olmazsa olmazları. İstanbul’un tuvaletlerini temizlemekten bıktım.

Öncelikle erkek çocuğu olmanın iyi ve kötü yanları var. İyi yanı, şişeye yaptırabilmek… Bu yüzden pet şişeleri atmıyor biriktiriyoruz.  Bu şekilde pis klozetlerden uzak kalabiliyoruz. Her yerde (giyinme kabininde bile) tuvaletini yaptırabiliyoruz.

Bir ara ille de küçük çocuk tuvaletlerine oturma sevdası yüzünden şişeye yapmak istemiyordu. Şimdi tekrar alıştı.

AVMlerde mağazalardan fişek gibi çıkan ve “tut tut tut” diyerek koşan, kahkahalar atan bir kadınla, çocuk görürseniz o biziz. Ali  Mert bu oyunu çok seviyor. O kadar ki bazen mağazada sıkılınca çişim geldi diyor ve apar topar çıkıyoruz, halbuki sadece bana eziyet, elalemin tuvaletini temizleme seansı. O yüzden şimdi gerçekten mi diye soruyorum;) Mağazalarda kasaya sepet teslim edip tuvalete gidip geldiğimiz çoooook. Hatta geçen haftalarda yemeğimi aldım yere emanet edip gittim geldim.

Klozetlere gelince...
Dışarıda çok çeşit tuvalet var:
  • ·         Büyük tuvaletleri (pisssss)
  • ·         Üzerinde dönen torba mekanizmalı klozetler (nispeten daha pratik)
  • ·         Aile tuvaletleri (ya anne ve çocuk için iki boy klozet ve iki boy lavabo oluyor; ya da sadece puseti de sokabilecek büyüklükte olan sadece anneye hizmet eden genişçe tuvalet kabinleri.
  • ·         Çocuk tuvaletleri: Sadece çocuklara özel (hatta bazı yerlerde kız erkek ayrı dizayn edilmiş) küçük boy tuvaletler. (tek kabin değil, tamamı onlara ait)
  • ·         Büyük tuvaletinin içinde (alçaltılmış tuvalet ibaresi ile ayrılmış) tek bir kabin: içinde küçük tuvalet ve lavabo var.

Size bazı tuvaletlerin resimlerini son kısımda göstereceğim... (gezdikçe de resim ekleyeceğim bu yazıya)

Tuvaletlerin en büyük sorunu şu: çocuğu oturtunca şortu, külotu da klozetin ayağına sürünüyor. Çıkarsanız ayakkabılarına sürünüyor. Yerler çoğu zaman ıslak ve çamur veya çiş zaten. O yüzden önce klozeti ve ayağını dezenfekte etmek gerekiyor (olabildiğince). Biberon vs. konusunda hiç hijyen takıntısı olmayan ben, tuvaletlerden çok iğreniyorum. (Halkımız da çok pis o ayrı).  Çocukların da oraya buraya sürünme, dayanma, elleme takıntısı var. Bazen ciyak ciyak ellerini sürme hiçbir yere diye bağırdığımı biliyorum.

Klozet için satılan kağıtları çocuklar için uygulaması çok zor; çocuğu oturturken yırtılıyor veya kayıyor.

Çocukluğumuzda tuvaletin kenarlarına tünerdik. Bu hem erkek çocuğu için uygulanabilir bir yöntem değil, hem de küçük yaştaki çocuğun klozetin içine düşme, ayağını sokma tehlikesi var. Hem de kaç anne ardından siler o klozeti. Millet çocuğunun sıçrattığı çişi bile silmeden çekip gittiği için yerler göl, arkalarını toplamak da bana kalıyor.

Antibakteriyel ıslak mendile antibakteriyel jel (bulmak zorlaştı, ille de bir domuz/kuş bilmem ne gribi olacak ki satılacak) (Carrefour'da var) döküp onunla klozeti ve ayağını dezenfekte ettikten sonra oğlanı oturtuyorum ama bu arada şortun ve çamaşırın mümkün olduğu kadar değmemesi için kıvırıyorum. Yine de sürünüyor. Bir de bileklerinde toplanan kıyafetler bacaklarını yeterince açmasına engel oluyor. O da çiş için asiste etmeyi güçleştiriyor.

Hele bir de kakam geldi olayı ise eyvahhh.  Yıkasan bir türlü yıkamasan bir türlü. Yıkasan elin kirli olacak, çocuğu, kapıyı, çantanı nasıl tutacaksın.  O yüzden en iyisi bez zamanındaki gibi ıslak mendil kullanmak.

Benden kokoş annelere bir tavsiye daha: Uzun elbise ve etekler tuvaletin önünde çömelmiş bir anne için uygun değil. Eteklerini tepene toplaman gerekiyor.

Gelelim lavabolara. Büyük boy lavabolar kabusun ikinci faslı. Çocuğun boyu o kadar kısa ki bunlar için elini uzatınca, çenesi lavaboya yapışıyor. Bu olaydan nefret ediyorum!!!  Çocuklar için yapılmış küçük lavabolar çok önemli bu konuda. Hele bir de fotoselli olursa sorun katmerli oluyor: denk gelmiyor, bu arada oraya buraya sürünüyor. Çocuk lavaboları manuel olmalı. Bazen sırf oraya buraya sürünmesin diye elini yıkatmayıp, mendille silip jel sürüyorum.
Bu arada küçük çocuk lavabolarına kova koyup dolduran temizlik görevlilerine de rastladım. O  yüzden, lavabo kenarlarını da silmeden çocuğunuzu yaklaştırmayın derim.

Diğer iki yazıma da göz atmak isterseniz:

 Fethiye Çalış Malhun Hotel'in aile tuvaleti, 3 yıldızlı bir otel bile düşünmüş sağolsun:

Akmerkez çocukları hiç düşünmemiş: (göz doktoru bile var ama çocuk tuvaleti yok) Lavabolar çocuğun boyunda...

Çocuk dostu Trump Towers'da hem aile tuvaleti hem de çocuk tuvaleti (kız ve erkek) var: 
Önce Aile tuvaletinin fotoları:


 Bu da özel çocuk tuvaleti:

 

 Cevahir'de de pek renkli bir çocuk tuvaleti var. Keşke her katta olsa, yetişmek sorun oluyor. 
  
 
 
 

Kanyonun çocuk tuvaletinde saksı lavabo çok şirin:

 

Bunlar da kardeşimin çektikleri:
Palladium:
Bu da Ikea (yine teyzemizden geliyor): Aynı kurbağa klozetler Torium'da da var ama rengi beyaz.
 

Forumdaki bu bebek odasına da bayıldım. Mama ısıtmak için hem biberon ısıtıcı, hem de mikrodalga var. Duvarda 3 numara yedek bez makinesi var. Alt açma ünitesi de gömük, ergonomik ve güvenli:

Burası yeni AVMlerden Aqua Florya. Aile tuvaleti var. Oldukça geniş ve ferah.