Mezzokate

Mezzokate

Blogroll

Her Hakkım Saklıdır® Bu blogdaki tüm haklar Melis Tezcan'a (öncekadınsonraanne) aittir, kendisinden izin almadan!!! ve kaynak göstermeden gerek metinsel gerekse görsel dökümanların kopyalanması, kullanılması ve yayınlanması yasaktır. Aksi halde yasal yola başvurulacaktır.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Dukanla -30 kgya dogru ve benim yeni yol arkadaşlarım

Dukanla serüvenim devam ediyor. 29,5 kg oldu. Kaldı 17,5
Bu rejim bana özetle ne ifade ediyor: İSTEDİĞİN ZAMAN (GECE BİLE), İSTEDİĞİN KADAR YE, AÇ KALMADAN REJİM YAP, HATTA DOĞRU BESLEN, EVE KAPANMANA GEREK YOK GEZ TOZ AMA DIŞARIDA AÇ KALMANA GEREK YOK, ÖĞÜN, GRAM, KAŞIK, ADET SAYMA GÖNLÜNE GÖRE TAKIL ve EN ÖNEMLİSİ STRES YOK, SABRET VE MUTLU OL, KENDİNE İNAN!!!!!

"Aaaa yeter artık, senden geriye birşey kalmayacak, uçacaksın vs" tepkileri arttı tabi. 
Güzel yorumlarınız için tşkrler. Sorularınıza da toptan cevabım şu: Evet hala 17,5 kg var. Çünkü ben 2 kg fazlamla evlendikten sonra 45 kg aldım. Boy-kg farkımın 10 olabilmesi için daha 17,5 kg var. Boynunda ve belinde fıtık, dizinde sorun olan biri olarak kg vermem şart. Her kg dize 7 kg olarak biniyor. Üstelik beni bilen bilir kalın kemikli biri olarak hiçbir zaman 0 beden etiyopyalı kıvamında olmadım olamam. Yanaklı biri olarak da yüzüm çökmüyor ancak normal hale geliyor. O yüzden üzülmeyin:))

Bu arada beni örnek alıp kendinde rejim yapma gücü bulanların sayısı da artıyor. Hele de önce sonra fotoğrafı koyduğum anda blogda tıklanma rekoru ve mesaj yağmuru oluşuyor.
arkadaşlarım ne olur yine böyle ol diyorlardı böyle olmama az kaldı

Daha önce de bahsettiğim gibi benim peşimden rejime başlayan arkadaşlarım olmuştu. Bu arkadaşlarımın sayısı artınca, birini atlayıp ihmal etmeyeyim diye Facebookta bir grup kurdum 3 hafta kadar önce... başta amacım sadece kendim kimler vardı peşimde arayıp sormayı unutmayayım idi. 

Sonra işin rengi değişti. Sayı gittikçe arttı. Baktım herkes birbirini de duvara yazdıkları soruları, başarıları, sorunları ile birbirini motive ediyor grubun adını Dukancılarım olmaktan çıkardım. Artık yeni isim: Benimle zayıflayanlar (Dukan olsun, olmasın)

Bugün itibari ile 117 kişi olan grubumuz her saat bünyesine birilerini ekliyor. İster Dukanla, ister başka bir metotla zayıflıyor olun, fark etmiyor. Aramızda obezite ameliyatı sonrası kalan kilolarını vermek veya korumak isteyenler de var. Sporla ve ekmekle zayıflayanlar erkekler de...

Biz birbirimize her an destek veriyoruz. Takım ruhu içindeyiz. Her gün birbirimize karşı sorumlu hissettiğimiz için daha disiplinli davranıyoruz. Kaçamak yapan daha çok vicdan azabı çekiyor; ama asla ayıplanmıyor; aksine yüreklendiriliyor, yalnız kendisinin başına gelmediğini biliyor.

Kanımca moral her şey demek; o yüzden itici güç olarak pozitif yaklaşmayı, insanları vicdan azabı ile kendilerine kızıp küstürmeyi doğru bulmuyorum. Bazı rejim gruplarında eşekten düşmüşe çeviriyorlar en ufak bir hatada. Yaptığım yorumlardan dolayı beni Dukan kitabını okumamakla itham eden bile oldu.

Beşer şaşar hepimiz insanız, hem hata yapmanın da ayrı bir keyfi ve öğretici yanı var. Her işte de bir hayır vardır, hata yapan daha sonrasında daha dikkatli oluyor. Zamanını, o süre zarfında boşa harcadığını biliyor. Kendimden örnek vermek gerekirse: yazın 12 günlük tatilde homini gırtlak aklınıza ne gelirse deli danalar gibi yediğimi söylemiştim. Pişman da değilim, vücudum bayram etti, nefsim de... Ama tatil dönüşü Ağustos'a kadar geçen iki ayda gündüzleri dikkat ederken, geceleri nutella, dondurma vs. gibi kaytarmalarla tatilde almış olduğum 3 kg'yu 1,5kg'ya indirip orada iki ay oyalanacağıma şimdiki aklım olsa rejime kaldığım yerden kaçamaksız devam ederdim ve şu an daha çok yol katetmiş olurdum. 
Vücut sizin, hayat sizin nasıl zayıflayacağınıza, ne kadar kaçamak yapıp yapmayacağınıza siz karar verirsiniz; ben sadece kendi fikrimi paylaştım. 

Grubuma gelince: artık Türkiye'nin pek çok yerinden, hatta yurtdışından (İngiltere, Rusya, Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri, vs) takipçilerim var. Bunların çoğu tanıdığım insanlar (iş veya okul arkadaşlarım, çocukluk arkadaşlarım, akrabalarım vs); ama kalan kısmı ise bu yolda bana yol arkadaşı olarak edindiğim harika arkadaşlar. Kadın erkek herkese açık olan bu grupta kadınlar çoğunlukta ve bazen çenelerimiz (klavyelerimizle) bayıp "aman kadınlar matinesine döndü" diyerek erkekleri kaçırıyoruz, ya da gıklarını çıkaramıyorlar. 

NOT: Artık erkekler için ayrı grubum var; bu grup sadece kadınlara özel

Üstelik öyle kısıtlı şartlarda, yaşadıkları kasabada diyet ürün vs bulamadan yapanlarımız var. Onlara ayrıca saygı duyuyorum. Yurtdışında yaşayıp Türk yemeklerine hasret olduğu halde uluslararası fuarda karşısına çıkan Türk mutfağını elinin tersiyle itebilen, Nutella'yı dünya yüzünden silinmiş hayal edebilen üstün irade örneklerimiz var. İsim isim örnek verirsem unuttuklarım üzülür diye çekiniyorum. Bu arada bu kadınlar işlerine gidiyor, çocuk bakıyor, güne gezmeye düğüne derneğe gidiyor ve nefislerine hakim oluyorlar ve sorumluluklarını da aksatmıyorlar. İçimizde ev hanımları da var konusunda uzman iş kadınları da... Genç öğrenciler de, evli barklı büyük çocuk sahibi anneler de, emziren anneler de (onların diyet şekli farklı tabii)

Ortak paylaşımlar çok yararlı oluyor gerek tarifler gerekse ortak sorunlar/sorular...
Biz lahanadan çakma kısırımızı, çakma mantımızı, Nutella çakması Dukanellamızı, krepten lahmacun, pizzamızı yiyerek hayattan geri kalmadan yaşıyoruz.

Bazen aramıza daha önce deneyip başarılı olanlar da giriyor ki iyi bir motivasyon örneği olsun. Bazen de daha önce deneyip pes edenler bizimle tekrar zayıflamayı deniyor. 
Bazen 6-7 çocuklu anneler gibi hissediyorum: hani büyükler küçüklere bakar ya.... Benim işim olsa bir bakıyorum herkes diğerini karşılamış, başarısını kutlamış veya sorununu çözmüş bile. Başka amaçla açtığım grubun bu şekilde yararlı olması beni çok mutlu ediyor. Onlar zayıfladıkça ben daha muylu oluyorum. Birine yardım etmenin sevinci tarif edilemez. Bazen sevinçten duygulanıp ağlıyoruz beraber. Giyilebilen bir beden küçük pantolonu, takılabilen bir yüzüğü, giyilebilen bir topuklu ayakkabıyı, kocadan/sevgiliden gelen bir iltifatı beraber kutluyoruz. 
Anca beraber kanca beraber, imece usulü zayıflıyoruz ve zayıflamak için harcayacağımız paramızı yeni ciciler almaya harcıyoruz.


Tekrar söylüyorum: Ben hiçbir konuda uzman değilim, Dukan da babamın oğlu değil. Medikal sorularınız olunca doktoruma, psikolojik bir sorun olduğunda ise klinik psikolog kardeşime danışıyorum. Diğer sorulara da kendi mantığımla ve kendi deneyimlerimle cevap yazıyorum. Ama hep bence diyerek, ahkam kesmeden. Ben sadece kendi ikinci derece obez iken Dukan ile zayıflamış ve zayıflamaya devam eden opera sanatçısı bir anneyim. Tek ahkam kesebileceğim konu müzik. Tamamen hayrına, insanlara zayıflamaları için manevi destek vererek yardımcı olmaya çalışıyorum. Bunda ne kendime ne de başka birilerine maddi kazanç kaygısı olmadığı için de içim rahat. Tasavvufi bakış açısı olan bir aileden olduğum için herşey Allah'tan diye bakarım. Ben aracı olmaya çalışıyorum. Faydam olursa ne ala, boşa gelmemiş olurum bu dünyaya. Nimete şükür olur. Ben herkese diyorum: bu konuda başkalarına da danışın, dost olun. Ama sakın beni ahkam kesmekle bilgiçlik taslamakla suçlamayın... eğer öyle bir izlenim bırakırsam hemen beni uyarın, ne de olsa beşer şaşar, nefsime yenilip kendimi bir halt sanabilirim.
Şimdilik herkes memnun gözüküyor. O yüzden de eşini dostunu akrabasını kattıkça büyüyoruz.

Siz de bize katılmak isterseniz Dukan kitabınızı alın (veya kendi rejiminiz için hazır olun), diğer yazılarımı da okuyun ve konuşmaya katılın, hiç bir şey için geç değildir. Hiçbir şeyi ertelemeyin, ay doğumgünü var, düğün dernek var, misafir gelecek, vs vs. Ben bu sene kendi doğumgününde Dukan keki yemiş adamım. Kimse sizden değerli değil. Kendi kekinizi götürebileceğiniz bir evde, ev sahibi de" aman ne ikram edeyim" derdine girmiyor. Üstelik hemen hemen her evde yoğurt vardır "Bana bir kase yoğurt getir yeter" diyebilirsiniz. 
Kızlara hep söylüyorum bir kase tatlı yediğinizde kimse sizi görünce afiyet olsun bir kase tatlı yemişsin demez, ama yemediğinizde "a ne kadar zayıflamışsın, gençleşip güzelleşmişsin" der. Buna değer mi?
İnşallah yılbaşına daha zayıf giricez:))Daha arkasında Sevgililer günü var:)
Hepimiz birimiz birimiz hepimiz için zayıflıyoruz:)

Önce-Sonra fotolarıma bakanlar ana-kız gibi diyor, başka iki insan gibi... Konserime gelen akrabamız beni tanımamış, Facebookta kendimi etiketleyince tanımışlar. Arkadaşımın arkadaşları beni bekar sanıp beğenmiş. Rahatça topuklu giyebiliyorum. Kadınsı elbiseler giyebiliyorum. Kendi alyansımı takabiliyorum, hatta bollaştı. Erkek saatleri takmıyorum. XXL bedene neden sığmıyorum herhalde kalıp küçük derken, 38 beden kota sığınca herhalde kalıbı büyük diyorum:)




kısa hatta large mont giyebilmek


Ayaklarım 41-42den 40-40,5'a düşünce ayakkabılarım folloş oldu:) ama ne giyeceğimi bilemez oldum. Bu arada benim baldırlarım ve bileklerim kalındır çizme bulamam kolay kolay anca çorap gibilerden. Geçen sene zar zor bulduğum çizmeye şimdi bacağımın yanına parmak sığıyor:))) Oğlumla rahat oynayabiliyorum. Rahat spor yapabiliyorum ve spor salonunda aynaya bakınca kötü hissetmiyorum. (Bu arada pilates çok yararlı) Fotoğraf çektirmekten çekinmiyorum. Tüm bunlara değmez mi kaçamak yapmadan sağlıklı beslenerek zayıflamak. 

Benim için eşofmanla gezmek, makyajsız çıkmak bile lükstü. Kadınsılığımı bir şekilde ayakta tutucam diye çabalayıp dururdum. Bir eşofman veya kot, tişört giyip çıkmak ne büyük nimet bilir misiniz? Zayıflar nimetini bilin ve kaybetmeyin bu şansı... Ben geçen gün aceleden sahneye bile makyajsız çıktım, kendimi aştım sanırım:))

Düşündüm de 17,5 kgluk oğlum+9,5 kgluk kedimi (27) ve 2,5 kgluk bir pakedi her an üstümde taşıyormuşum meğer... Hala bile bir Ali Mert daha var üstümde.

yeni gelenler için dukan yazılarımın toplu linki:
http://oncekadinsonraanne.blogspot.com/p/dukan-yazlarm.html

Not: Bu arada bana sık sorulan bir soru "atak kaç gün yapmam gerekiyor?". Dukan kitabında da denediği gibi testi yapın: http://www.dukandiet.co.uk/en/350-subscribe.html
İngilizce bilmiyorsanız size nasıl yapacağınızı anlatan siteler var:

NOT 2: Doğru nefes, diyafram nefesini çok güzel açıklamış
Operacı biri olarak bunu seyredin diyorum
Sağlıklı, stressiz olmak, daha kolay zayıflamak için bol oksijen ve doğru nefes:
http://www.youtube.com/watch?v=el4PD9hVKmA


Not3: Elma sirkesi hapı almıştım seneler önce diyetteyken. Doktorum tatlı krizlerine engel olduğunu söylemişti.
Ayrıca tarçın da insülini dengeliyor ve tatlı krizi için iyi. Keklerimi son günlerde onunla yapıyorum

Not4: Size bir fikir daha: tatlı kriziniz varken bazen hedef şaşırtmak da etkili
Mesela ben tatlı istiyorum diye tarçınlı krep yapmaya gitmişken yoğurdun içine köz patlıcan, nane koydum yemeye başladım. O zaman vücut da afallıyor. İlerleyen saatlerde de tarçınlı krepimi yerim

Not5: doktorumun önerisiydi peynir alırken 100 gramında 10 gr ve altı yağ olmasına özen gösterin; normal alacaksanız da en az yağlısını seçin. Zeytinyağ kullanıyorsanız fısfısla kullanmak en aza indiriyor, normal bir diyet yapıyorsanız 1 kg sebzeye 1 yemek kaşığı yeter...

Not6: Genelde haftada bir tartılmayı tercih ediyor herkes ama ben her gün hatta gün içinde tartılanlardanım. Nedenine gelince benim vücudum sık sık değişiklik gösteriyor 15 dk sonra bile yemeden daha fazla veya az çıkabiliyor. Şişme problemlerim var. Bu şekilde ne yaparsam (az uyuma, şu ya da bu sebzeyi yeme, sabaha karşı yeme....) ne tür bir tepki veriyor vücudum anlayabiliyorum. Eğer haftada bir tartılırsam ve o gün şiş anıma denk gelirse moralim bozulur. Halbuki bu şekilde fazla da çıksam moralim düşmüyor inadına sebat edip o ibreyi düşürüyorum. Çok da moral bozmadan elbet yarın düşer diyerek.

Not7: Benden daha disiplinle harfiyen bu rejime uyan ve tabi daha hızlı zayıflayan Sevgili Küçük Kırmızı Balık-Derya'nın öyküsünü okumak için: https://www.facebook.com/notes/k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1-bal%C4%B1k/xxldan-xsa-var-m%C4%B1-benimle-gelen-/212273122223457

Şimdi fotolar:


 














Artık bakımlı bir kadınım ve paramı kendime harcıyorum. Biz kadınlar güzellik uğruna ojem bozulmasın diye palto altına kağıt terlikle sokağa bile çıkarız:

Bu da yeni ben, topuklu ayakkabılarımla:











 








Başarılı Çocuk Yetiştirme Sanatı Eğitimi

Eski iş/okul arkadaşım Işık Tacoğlu’nun sayesinde bir eğitime katıldım. Başarılı Çocuk Yetiştirme Sanatı Eğitimi (http://www.isik-tacoglu.com/)
Sözleşmiş gibi ilk pozda eller kavuşmuş
Sınır Tanımayan Ebeveynler'de de görev yapan Işık’a bu organizasyon için teşekkür ediyorum. İyi ki haber vermiş:)
Çoğunuzun Seksenler dizisinden tanıdığı Ayşe Tolga da bu derneğin başkanı.

Bugün pek çok şeyi öğrendim, hatırladım ve kendimde onayladım.

Derya Aksoy Kızıldağ'ın (http://tr.linkedin.com/in/deryakizildag) verdiği eğitime katılımcı olarak gelen annelerden bir kısmını zaten internet ortamında takip ediyordum. Onları canlı kanlı olarak karşımda görmek beni heyecanlandırdı. Beylikdüzü'nde bana komşu olan bir anne ve 1,5 yaşındaki güzel kızı ile de tanışma fırsatı buldum.

Bu arada katılımcılar arasında çok enerjik, canlı, katılımcı, güleç ve bir o kadar da güçlü bir kadın vardı. Dinamizmi dobralığı hoşuma gitti. 24-25 yaşlarında kız ve erkek çocukları olan bu anne, eğitime katılma amacını iyi bir anneanne, babaanne olabilmek olarak açıkladı. Takdire şayan bir davranış bence…  Anlattığı kadarı ile çocuklarını kendilerine yetebilecek şekilde yetiştirmiş olan bu hanım eminim iyi bir kayınvalide/büyükanne olacak. Serpil Berat Kubak (İSTESOB KADIN KURULU Başkan Vekili ESNAF KADININ ADINI ,BAŞARISINI DUYURMAK ,SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETMEK VE YENİ PROJELERE İMZA ATMAK...TÜM TÜRKİYEDEKİ KADIN ESNAFIN SORUNUN GÜNDEME TAŞIMAK,SES GETİRMEK, Aynı zamanda Süsleme ve Promosyon dükkanı var: www.karen.s5.com )

Tansu Oskay takip ettiğim tweetlerinden sonra, bana doğru yaptığımı sandığım bir şeyi sorgulamamı sağlayarak yine gönlümü kazandı.
Parenting Coach,Psikolojik Danışman,Anne, HTHayat Aile Müdürü, Hürriyet Aile Uzmanı, STET gönüllüsü, tansuoskay.blogspot.com, 

İlkiz Özcan Sönmez zaten bildiğim diğer blogger anne:
Anneysen.com’da Anne Baba Okulum ve Alternatif Anne blog yazarıdır.
ACPI Sertifikalı Ebeveyn ve Aile Koçu Danışman Eğitmen

Diğer annelerin paylaşımları bana çok şey kattı. Hele de çocuğu benden büyük olan annelerin... Bluğ çağında neler yaşanabileceğine dair bir fikrim oldu. Şu an oğluma vermeye çalıştığım değerlerin ileride geçerliliğini yitirip yitirmeyeceğine dair senaryolar gördüm.

Geçen aylarda bir arkadaşım hamile olan kızkardeşi için birkaç kitap önerisi istemişti benden. Ben de doğum öncesi pek kitap okumadığımı, sonrasında ise sadece 1-2 kitap ile sınırlı kaldığımı söylemiştim. Çünkü ben blog ve site takip ederek yaşanmışlıklardan daha çok ders alıyorum. Daha gerçekçi ve uygulanabilir geliyor. Örneğin, bugün eğitim esnasında denk düşünce DeliAnne’nin bir yazısını paylaştım. http://deli-anne.com/?p=12070
Çünkü bu yazılar benim aklımda daha çok kalıyor. Tecrübe en değerli şey, teoridense pratik daha geçerli…

Bazı anneleri takip etmeye başladıktan sonra kendi anneliğimi sorgulamaya başladığım noktalarda, aslında iyi bir konumda olduğuma; çocuğumla “kaliteli zaman” geçirebildiğime ve bunun sadece eğlence, gıdıklama, yuvarlanma, mağazada trencilik oynama, fener alayına katılma bile olsa onunla paylaşımımı sağladığına ve ikimize de bir şeyler kattığına emin oldum.

Eşimin ne kadar iyi bir baba olduğunu, çocuğu ile hobilerini paylaşarak (tamirat, bateri vb.) onunla güzel bir paylaşımda bulunduğunu, iyi bir rol model olduğunu, arkadaş olurken babalık vasfını da yitirmediğini görerek tekrar şükrettim.





Çadırda büfecilik oynuyorlar

bana macundan krep yapıyorlar

Babamın bu yaştan sonra, torununun altını açmaya varıncaya dek oğlanın bakımını sağlayarak hem kendisine hem de oğlana iyilik yaptığını, aralarındaki diyaloğu sağlamlaştırdığını ve hiç bir şey için geç olmadığını hatırladım. 



Çocukken araba tuttuğu için evimizi okula yakın bir yere taşıyan ve sabah akşam beni okula yürüyerek bırakan ve alan ailemin ne kadar fedakar olduğunu, bana değer verdiklerini hissettirdiklerini hatırladım. Sevgi dolu bir ailede büyüdüğüm için şanslı olduğumu hatırladım.
anneannemin bu kahvaltı sofrasının lezzetini hiçbir 5 yıldızlı otelde bile bulamıyorum, burnumun direği sızlıyor. O zeytinin tadı, o kalın şokella bardaklarından çay bardaklarının hissi hiçbir yerde yok yok yok
Sabahları beni okula götürürken, benimle güle oynaya oyunlarla Ankara'nın soğuğunda kmlerce yürüyen babamın, yeri geldiğinde bond çantasını yere koyup üstüne oturarak buz tutmuş yokuşta benimle okula kadar kızak kaydığını hatırlayınca babamın ne kadar iyi bir baba olduğunu hatırladım.
babam beni 23 Nisan törenlerine götürmüştü; şimdi ben oğlumu Fener Alaylarına götürüyorum
Annemin doğruyu-yanlışı öğretmek için drama yöntemini kullanmasının (geçen ay oğluma paylaşmanın önemini öğretmek için benim yokluğumda parodi düzenlemişler) ne kadar yaratıcı ve işe yarar bir metod olduğunu hatırlayıp, çocukluğumda ona kayıtsız şartsız güvenip açılabilmemi sağladığı, beni her konuda bilgilendirdiği için ne kadar şanslı olduğumu hatırladım.
istediğim zaman doğumgünü vs kundak yapıp bebek gibi davranmama izin verirdi, şimdi oğlumla oynuyorlar
Oğluma hep ihmal ettiğim açık hava deneyimini/parka götürmeyi ertelememeye karar verdim.



Çok eğitici olduğu kadar eğlenceli bir gün geçirdim. Bunun için de uçuştan gelmesine ve hasta olmasına rağmen, oğluma bakarak beni özgür bırakan eşime teşekkür ederim.

Not: Oğlum sen kimin çocuğusun dediklerinde annenin, babanın, Duman'ın diyor:) Duman da bizim ailenin 4. ferdi