Mezzokate

Mezzokate

Blogroll

Her Hakkım Saklıdır® Bu blogdaki tüm haklar Melis Tezcan'a (öncekadınsonraanne) aittir, kendisinden izin almadan!!! ve kaynak göstermeden gerek metinsel gerekse görsel dökümanların kopyalanması, kullanılması ve yayınlanması yasaktır. Aksi halde yasal yola başvurulacaktır.

6 Haziran 2012 Çarşamba

En büyük manevi yardımcılarım

Kanımca, bir kadının sağlıklı bir eş ve anne olabilmesi için en başta sosyal hayatını devam ettirebilmesi gerekir. Bunun için de en önemli yardımcısı anneanne ve dededir. Özellikle de çocuğun dilinden anlayan, yaratıcı zekası olan bir anneanne ve dede en büyük desteğiniz olur. Ben bu konuda kendimi çok şanslı sayıyorum. Allah anneme babama sağlıklı uzun ömürler versin. Çocukla çocuk olmayı becerebilen, eğitimli, zeki ve hoşgörülü insanlar olması benim için büyük şans.

Tabi kardeşimin de benden 13 yaş küçük olması enerjik bir teyze faktörünü doğuruyor. Hele de klinik psikolog olması çocuk eğitim hakkında sağlıklı öneriler için iyi bir şans. Onunla yerde rahatça oynayabilen genç ve zayıf bir teyze faktörü de hiç fena olmuyor hani....

Sevgili eşimin de hakkını yemeyeyim tabi. Hayatımı kısıtlamayan, anne olduğum için hayatımın annelikle sınırlı kalması gerektiğini düşünmeyen, oğluna sevgi ve ilgiyi eksik etmeyen bir baba...

Hele de aileniz aynı şehirde yaşıyorsa, sizi kendinize getiren, doping görevi gören küçük kaçamaklar için fırsatınız var demektir...

Baktım da ilk yazdığım bu yazıyı güncellemek lazım. Çünkü annemlerin hakkı ödenmez, az bile yazmışım.
Haftada iki koro provasına gidiyorum; hatta ilk konser için Ankara'ya gittim geçen ay. Hepsi annemlerin oğlanı bakması sayesinde.
Saçımı boyatmam, lise veya üniversite arkadaşlarımla rahatça buluşmam; hatta rahatça markete gidebilmem yine onların sayesinde.
Migrenim tutsa, hastalansam kalkıp geliyorlar.

Hele de babam!!! (Annemin şekeri yükselse, dizi ağrısa gelemiyor ama babam hızır gibi yetişiyor imdadımıza)
Süper babaanne gibi, Süper dede diye şarkı yapmalı ona...
Babam bugüne dek yapmadığı her şeyi oğlanla yaptı. Altını bile temizledi, yıkadı kaç kere. Mayıs'ta annemle beraber kuaföre gittik de babam baktı resmen.
Babamın diploması hazır. Hem parka götürüp eğlendirip, kahvaltısını hazırlayıp, meyve sevmeyen benim unuttuğum meyveleri hazırlayıp eliyle yedirip, top veya yere çömelip lego oynayıp, hem de yemeğini, uykusunu, tuvaletini ihmal etmeyen kaç dede vardır acaba...
Tek derdimiz çok evhamlı olan dedemiz, sürekli çocuğun yemeği yedirildi mi, osu yapıldıı mı busu yapıldı mı diyor. O kadar da olsun artık. Bir tek kızmamıza kıyamıyor o konuda ayak diriyorum, disiplini öğrensin, şımarmasın diye.
Yufka yüreklidir benim babam. Elleri gibi yüreği de yumuşacıktır.
Çocukken babam yıkasın yüzümü derdim, onun elleri yumuşacık diye. Sanki o kocaman elleri bulut gibi, sünger gibi şişiyor ve yastık gibi oluyordu suyla beraber:)))) Çocuk kalbi işte

Annem de hem didaktik hem eğlencelik: Oyun arasında mutlaka bir şeyler öğretiyor. Eğitim anlayışımız da benzediği için genelde yaşanan şımartma sorunumuz olmuyor. Aksine gayet iyi ders veriyor. Hatta "yerim seni dersek "anneanne kızıyor, çocuğu yeme diyor" demeye başlıyor. Bunca senedir ağır abla takılan kalkıp oynama huyu olmayan anneme dans bile ettiriyor, sadece gülümseyen anneme kahkaha attırıyor velet.

Allah sağlıklı uzun ömürler versin onlara.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder